Röportaj: Muammer Kızılırmak
Safir Okulları kurucusu, eğitimci, idareci, iş insanı Sayın Dr. Cemil Keskin ile eğitimi, Düzce’yi, Safir Okulları’nı, hedeflerini, hayallerini ve Düzce’de bir ilk olacak kitap fuarını konuştuk…
Cemil Keskin kimdir?
Düzce Kaynaşlı doğumluyum. 1992 yılında liseden mezun olduktan sonra Marmara Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümünü kazandım. 1992-1996 yılları arasında üniversitede okudum. Mezun olduktan sonra Yine Marmara Üniversitesi’nde Eğitim Yönetim ve Denetimi üzerine Lisans yaptım. AİBÜ’nde ise yine aynı konuda Doktoramı tamamladım.
Mezun olduğum günden bu yana İstanbul’da özel okullarda öğretmen Müdür Yardımcılığı genel müdür yardımcılığı ve genel Müdürlük görevinde bulundum.Yayıncılık dershanecilik yaptım. Yani hemen hemen eğitimin her kademesinde bulundum.
2015 yılında ortaklarımla birlikte Safir Okulları’nı kurduk. O gün bugündür öğretmenliğin, eğitimciliğin yanında işadamı kimliğini de kazanmış oldum. Düzce’nin evladı olara ulusal çapta eğitim veren Safir Eğitim Kurumları’nın Kurucu Temsilcisi, Genel Müdürü ve ortağı olarak görev yapmaktayım.Evliyim, 4 çocuk babasıyım
GÜÇLÜ BİR MALİ YAPI, GÜÇLÜ EĞİTİM YAPISI YÜKSEK KALİTEDE ÇIKTILAR VERİR.
Biraz ortaklarınızdan bahseder misiniz?
Düzce Şubesi’ndeki ortağımız; Aysal İnşaat, Murat Ayyıldız. İstanbul’daki ortağımızsa Yükselen İnşaat. Bu sektörde başarılı olmak için sermaye ile eğitimi birleştirmek gerekir. Güçlü bir mali yapı, güçlü eğitim yapısı yüksek kalitede çıktılar verir. Biz de bunu yaptık. Güçlü eğitim kadrosunun yanında güçlü sermaye sahiplerini bir araya getirdik. Bunun sonucunu da kısa zamanda aldık. 3 yılda 7-8 tane şube olduk. Edirne, Silivri Bağcılar, Ataşehir, Pendik, Kocaeli ve Düzce’de faaliyet gösteriyoruz.
Ayrıca Bağcılar Güneşli’de Uluslararası eğitim veren Safir İnternational School isimli okulumuz var. Bu okulumuz 14 bin m2 kapalı alanda faaliyet gösteriyor ve 15 ayrı ülkeden 750 öğrenci eğitim görüyor. Okulumuz ABD den akreditasyonludur, öğrencilerimiz, İngilizce, Türkçe ve Arapça bilerek mezun oluyorlar. ABD de geçerli diplomaya sahip oluyorlar. Türkiye’den doğmuş Uluslar arası kimlikle dünyada dolaşırlar. Bu da bizim için gurur verici bir durum.
ÜLKEMİZE YETENEKLİ DEĞERLİ İNSANLAR YETİŞTİRMEK GEREKİR
Okulun ismi neden Safir?
Yabancılar, özellikle de Araplar, safirden elçi anlamını çıkarıyorlar. Türkler çok renkli huzuru temsil eden aynı zamanda üzerinde çok boyutlu renkler taşıyan değerli bir taş olarak değerlendiriyor. Biz öğrencilerimize ‘değeriniz safir olsun’ diyoruz. Çünkü Safir okullarımız değer merkezli eğitim veriyor. Matematik, yazılım, Türkçe, yabancı dil eğitimi yetmez, aynı zaman da doğru öğrencilere karakter kişilik kazandırmak lazım ki, yetiştirdiğimiz öğrencilerimiz kişiliğiyle yeteneklerini en yüksek derece de kullanabilsin! Ülkemize yetenekli değerli insanlar yetiştirmek gerekir.
MİLLETLERİN KADERLERİNİ EĞİTİM SEKTÖRÜ BELİRLER.
Neden eğitim alanını tercih ettiniz?
Öncelikle eğitimciyim. Hukuk Fakültesi’ni kazanacakken, eğitimi tercih ettim.Üniversite yıllarında zincir okulları olan bir eğitim hayal etmiştim. Şimdi çok şükür o hayalim gerçekleşti diyebilirim. Şimdi okullarımızda, Anaokulundan (3 yaş) başlayarak Üniversite sınavına kadar eğitim veriyoruz.
Ayrıca Milletlerin kaderlerini eğitim sektörü belirler. Eğitimsiz zenginleşmek mümkün değildir. İngiltere’de zorunlu 12 yıllık eğitimin başlangıç tarihi: 1873’tür. Türkiye’de ise 2013 yılında uygulanmaya başlanmıştır. Yani İngilizlerin dedelerinin dedelerinin dedeleri, Üniversite Mezunudur.
Malumunuz sanayi devrimi İngiltere’de başladı. Neden Avrupa’da zenginlik var da Afrika’da yok? Orta Asya’da fakirlik var? Uzakdoğu’da mesela Japonya’da zenginlik var? Çünkü eğitimi tabana yayan, bütün vatandaşlarına eğitim fırsatı veren, eğitimi zorunlu hale getiren Ülkeler zenginleşmiş, gelişmiştir. Zorunlu eğitimi ne kadar erken başlatmışlarsa o kadar erken gelişmişlerdir.
TÜRKİYE DÜNYA GÜCÜ OLACAKSA EĞER, EĞİTİM SAYESİNDE OLACAKTIR
Türkiye Dünya gücü olacaksa eğer, eğitim sayesinde olacaktır. Ülkemiz şimdiye kadar, eğitimden düşmüştür, eğitimden yenilmiş ve eğitimden yeniden ayağa kalkacaktır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Ülkemize 2013 yılında zorunlu eğitimi getirdi. Türkiye’de ilk defa her ile üniversite ve Açık öğretim yoluyla çok yaygın eğitim fırsatı sunuldu. Biz de gerçekten özel teşebbüs ruhuyla bu işe başladık. Dikkat ederseniz yatırımı yapan ekip, hem ticari faaliyeti olan, hem de eğitime gönül vermiştir. Yani fabrika yapan fabrikayız. Bizim gösterdiğimiz hizmet, insanlara bir kişilik, bir meslek kazandıracak; Onlara kazandırdığımız şey binlerce insana kazandıracak, dalga dalga yayılacak. Çünkü doğru bilgi zamanımızda güçtür. Bu gücü bütün ülkemize yaymak istiyoruz. Bu açıdan hem hayallerimizi tatmin edecek, hem de ticari beklentilerimizi ve ihtiyaçlarımızı karşılayacak sektör olarak eğitimi gördük ve eğitim sektörüne girdik.
ÖĞRENCİLERİMİZİN DAHA ÇOK ZAMANINI, DAHA ETKİLİ BİÇİMDE EĞİTİM, ÖĞRETİMDE GEÇİRMESİNİ SAĞLAMALIYIZ…
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un açıkladığı yeni eğitim sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Doğru buluyorum. Şu standart Dünyada ortalama 180-190 gün eğitim iş günü. Şimdiye kadar Türkiye’de de yılda 183 iş günü eğitim vardı. Bu eğitim günlerinin aylara dağılımı genelde kış günlerine yakın biriktirilmişti. Yazın çok uzun bir dönem boş kalıyordu. Yaz tatilinin uzun olması nedeniyle inanın okuma yazmayı unutup gelen çocuklarımız vardı. Keza İngilizceyi unutup gelen çocuklarımız vardı. Her bilgiyi yeniden öğrettiğimiz çocuklarımız vardı. Neden bundan 30-40 yıl öncesine kadar Türkiye tarım toplumuydu. Özellikle 1980’den önce nüfusun büyük kısmı köylerde yaşıyordu ve tarımla meşgul oluyordu. Fakat Türkiye şehirleşti. Artık Türkiye bir şehir toplumu. Dolayısıyla öğrencilerimizin daha çok zamanını, daha etkili biçimde eğitim, öğretimde geçirmesini sağlamamız gerekiyor. Yapılan düzenleme de buna yönelik bir düzenleme. Öte yandan artık öğretimden ziyade, etkinlik, aktivite olan bir eğitim sistemimiz var.
ÇOCUKLARIMIZA ÖĞRETİM ODAKLI BİR ANLAYIŞ YERİNE DAHA ÇOK ETKİNLİK ODAKLI BİR EĞİTİM UYGULAYABİLİRİZ.
Nitelik arttıkça eski yapı da değişiyor. Mesela yazın Mesela yazın çocuklarımıza öğretim odaklı bir anlayış yerine daha çok etkinlik odaklı örneğin yüzme, spor, sanat odaklı bir eğitim uygulayabiliriz.
Ders saat sayılarını düşürüp derste nitelikli öğrenmeyi sağlayacak bir program uygulama konusunda Milli Eğitim bakanlığımızın bir girişimi var. Ben bunu doğru buluyorum…
VELİLERİMİZİ YAZ OKULLARINA BEKLİYORUZ
Mesela biz Safir Kolejleri olarak bütün okullarımızda yaz okulları düzenliyoruz. Tamamen sana, spor, yüzme etkinliklerinden müteşekkil bir tamamen aktivite odaklı yüzmeyi öğrenmesi gerekir . Biz çocuklarımızın mesela yüzme öğrenmesini istiyoruz. Peygamber Efendimizin de buyurduğu gibi, atıcılık, binicilik ve yüzmeyi öğrenmemiz gerekiyor. O yüzden Safir Okulları’nın tamamında yüzme havuzu var. Velilerimizi yaz okullarına bekliyoruz
ÇOCUKLARIMIZ ARTIK OYUN YAZIP PARA KAZANABİLECEKLERİNİ BİLMELİ…
Okulunuzun bölümlerinden bahseder misiniz?
Okullarımızın her birinde çok iyi konferans salonu var. Çağımızın en önemli becerisi iletişimdir, kendini ifade etme becerisidir, sunumdur,iknadır, gösteridir. Gösteri sanatlarında çocuklarımızın gelişmesi lazım. Anaokulundan lise sona kadar çocuklarımız sahne sanatlarında tecrübeler kazanıyorlar. Sahnede kendisini ifade eden çocuklarımız hayatta da kendilerini daha rahat ifade edebiliyorlar.
İkincisi her okulumuzda yüzme havuzu var. Çocuklarımız yüzmeyi öğrenmeli. Ortalama bir yılda bir çocuğumuz yüzmeyi öğreniyor. Düzce denizi olan il olarak, bütün çocuklarımızın yüzmeyi bilmesi gerekir.
Üçüncüsü bütün okullarımızda spor salonlarımız var, çocuklarımız bütün sporları tanımalı yetenekli olduğunu sporu yapmalı
Robotik kodlama atölyelerimiz var. Artık çağımız yazılım çağı. Yazılımsız hiçbişey yok. Kamera çekimleri, Oyunlar, oyun sektörü şu anda dünyanın en büyük sektörlerinden biri. Çocuklarımız oyun oynasınlar fakat, sadece oyun oynamak değil, artık oyun yazıp para kazanabileceklerini bilmeli. Dolayısıyla okullarımızda yazılım ve kodlama çok önemli bir başlık olarak verilir.
Devam edecek…